Hanefi Mezhebinin Tarihçesi

Hanefi Mezhebinin Yayılmasında Öğrencilerinin Faaliyetleri ve Etkileri

Hanefi Mezhebinin Yayılmasında Öğrencilerinin Faaliyetleri ve Etkileri
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : Hanefi Mezhebinin Tarihçesi Yorumlar : 0 Okunma : 2753 Beğen : 0

Ebu Hanife’nin, bir bakıma ictihad şurası da sayılabilecek ders halkasında ve ilmi muhitinde bulunan arkadaş ve öğrencilerinin faaliyetleri, Hanefi mezhebinin teşekkülünün ve yayılmasının temel sebeplerinden birini teşkil etmiştir.

Muvaffak b. Ahmed el-Mekki’nin naklettiğine göre, döneminde Irak fıkhının üstadı olan Hammad b. Ebu Süleyman’ın (ö. 120/738) vefatından bir süre sonra Ebû Hanîfe’ye hocasının yerine ders halkasının başına geçmesi teklif edilmiş, Ebû Hanîfe de bunu ancak hocasının ders halkasından en az on kişinin bir yıl boyunca ilim meclisine devam etmesi şartıyla kabul edebileceğini bildirmişti (Menaķıbü Ebi Hanife, I, 61). Onun bu şartı ileri sürmesi, hem öteden beri devam edegelen ilmi geleneği koruma hem de bu ilim meclisini ictihad şurası şeklinde düzenleme arzusunu gösterir. Öte yandan daha önce tek bir halkadan ibaret olan meclise yeni halkalar da ilave ederek fıkıh araştırma ve eğitimini amaç ve muhteva bakımından zenginleştirmiştir.

Ebu Hanife’nin, hocası Hammad’dan sonra Kufe gibi çeşitli bölgeler ve kültürler arasında köprü konumundaki canlı bir ilim merkezinde yaklaşık otuz yıl ders okuttuğu, ilim meclisinin başında bulunduğu ve bölge fıkhını temsil ettiği göz önünde tutulursa, onun ders halkasına iştirak ederek ilmi müzakerelerde bulunan ve kendisinden fıkıh öğrenen öğrencilerinin sayısının birkaç bine ulaştığı yönündeki rivayetler mübalağalı sayılmaz. Ancak bu konuda hocalık-talebelik ilişkisinden ziyade aynı ilim meclisinde bulunma, ilim halkasına ve ilmi müzakereye katılma yani sohbet ölçüsü esas alındığından kaynaklarda “Ebu Hanife’nin ashabı” olarak sayılan kişilerin az sayıda da olsa bir kısmı onun akranı sayılabilecek arkadaşları konumundadır.

Ebu Yusuf, Muhammed b. Hasan eş-Şeybani, Züfer b. Hüzeyl başta olmak üzere ileri gelen öğrencilerinin müstakil müctehid mi, yoksa kaide ve usul itibariyle Ebu Hanife’ye tabi olan mezhepte müctehid mi sayılmaları gerektiği alimler arasında tartışmalıdır (İbn abidin, Reddü’l-muĥtar, I, 77; M. Ebu Zehre, s. 438-440). Ancak Ebu Hanife’nin, mezhebin usul ve esaslarını belirleyen ve etrafında yer alan öğrencilerine onu dikte ettiren bir hoca konumunda olmadığı, fıkhi meselelerin çeşitli yönlerde ve seviyelerde yetişkin ilim erbabından oluşan ictihad şurasında serbestçe tartışıldığı, bazan tartışmaların günlerce sürdüğü ve mezhebin usul ve metodolojisinin bu süreç içinde belirginleştiği düşünülürse, imamın ileri gelen öğrencilerini Irak fıkıh ekolünün mimarı müstakil müctehidler olarak görmek mümkün olur. Esasen bu kişilerin Ebu Hanife’nin vefatından sonraki ilmi faaliyetleri de bu fikri güçlendirmektedir.

Gerek Ebu Hanife’nin gerekse mezhebin ilk neslini teşkil eden Ebu Yusuf, İmam Muhammed, Züfer, Hasan b. Ziyad gibi müctehidlerin yetiştirdiği öğrenciler özellikle Harizm, Batı Türkistan, Horasan ve Maveraünnehir gibi halkı yeni müslüman olmuş bölgelere giderek hocalarının görüşlerinin tanınmasında, benimsenmesinde ve yayılmasında etkin rol oynamışlardır. Mesela Bezzazi, Ebu Hanife’nin 800 civarında öğrencisinin isimlerini mensup oldukları bölge ve şehirleri de belirterek zikreder (Menaķıbü’l-İmami’l-AǾžam, s. 491-518). Verilen dağılım dikkatle incelendiğinde imamın o günkü İslam dünyasının birçok bölgesinden öğrencisinin bulunduğu, Mısır ve Suriye’den çok az, Mekke, Medine, Yemen, Bahreyn, Musul gibi şehir ve bölgelerden sınırlı sayıda öğrencisi varken öğrencilerinin yarıya yakınının Kufe, Basra ve Bağdatlı olduğu, geriye kalan önemli bir kısmının da Ahvaz, İsfahan, Hemedan, Rey, Cürcan, Nese, Merv, Buhara, Semerkant, Belh, Harizm gibi Irak’ın doğusundaki önemli merkezlere mensup bulunduğu görülür. Bu öğrencilerden önemli bir kısmı daha sonra kendi bölgelerinde ders halkaları oluşturarak talebe yetiştirmiş veya kadı olarak görev yapmış, neticede doğrudan veya dolaylı olarak Ebu Hanife merkezli Irak fıkhının özellikle İslam’ın yeni yerleşmekte olduğu alanlarda tanınmasını ve yayılmasını sağlamıştır. Kaynaklarda bazı öğrencilerden, sırf üstatlarından aldıkları ilmi ve üstatlarının görüşlerini yaymak için değişik bölgelere dağılan, birçok öğrenciden de bölgesinde Ebu Hanife veya Irak fıkhını ilk yayan ve döneminde üstat (imam) olarak benimsenen kimseler olarak söz edilir. Mesela Muvaffak b. Ahmed el-Mekki, Ebu Hanife’nin öğrencilerinden Abdülaziz b. Halid’in Tirmiz ve Çaganiyan’da (Menaķıbü Ebi Ĥanife, I, 63), Kureşi, Muhammed b. Halid el-Hanzali’nin Esterabad’da, Hüseyin b. Hafs el-Hemedani’nin İsfahan’da, İsmail b. Elyesa‘ el-Kindi’nin Mısır’da (el-Cevahirü’l-muđıyye, I, 438-439; II, 108; III, 151-152), Makrizi de Abdullah b. Ferruh’un Mısır ve Kuzey Afrika’da (el-Ħıŧaŧ, II, 333; ayrıca bk. Kureşi, II, 321) hocalarının görüşlerini ve Irak fıkhını tanıtıp yaydıklarını kaydederler.



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi