Diğer Dinler ve Dini Konular

Ana Sayfa Forum Din ve İnançlar Diğer Dinler ve Dini Konular Dinsel Katliamlar Ve Yok Sayılan İnsanlık Onuru

Dinsel Katliamlar Ve Yok Sayılan İnsanlık Onuru

  • Promete ..
    Promete ..
    dunyadinleri.com/promete5216e
    buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : İçel
    Meslek : Mühendis
    Giriş : 55
  • Yazan : Promete .. Tarih : Kategori : Diğer Dinler ve Dini Konular Cevaplar : 0 Okunma : 4645 Beğeniler : 0
    Dinsel Katliamlar Ve Yok Sayılan İnsanlık Onuru

    M.S. I. Yüzyılda Filistin, Roma İmparatorluğu’nun sınırlarının bir parçasıydı ve içinde barındırdığı insanların yaygın görüşleri Yahudilik dini etrafında şekillenmekteydi. Bu nedenle de bölgede Yahudilik özel bir statüye sahipti. Roma işgali altında olan bu krallık içinde Romalı yöneticiler yerel yöneticilerden daha fazla role sahip olmuşlardı. Roma’nın işgalci potansiyelindeki hakim güç olduğu gerçeği bölgeyi asimilasyon politikaları ile yüz yüze getirmekteydi. Bu gerçeklik de ‘Roma dini’ ile ‘Filistin dini’ arasında bir gerilime neden oluyor ve halkın sık sık Yahudilik bünyesinde protestolarına mahal veriyordu. Son Yahudi kralı Herodes’in ölümünden sonra da Filistin Krallığı’nın toprakları Herodes’in oğullarına Roma tarafından bölüştürüldü.

    Ülke Romalı yöneticiler, yerel yöneticiler ve din adamları tarafından toplanan vergilerle tam bir kaos ortamına dönüşmüştü ve dinsel çalkantılarla iç içeydi. Yahudiler bünyelerinde Saddukiler, Esseniler, Zelotlar ve Ferisiler şeklinde tarikatlara bölünmüşlerdi. Bu tarikatlar da kaos ortamında birbirleriyle hesaplaşmalar ve reddiyeler içindeydiler. Halk yeni bir oluşum ve umut vaat edecek bir gelişim beklentisi içinde -belki de- bir Mesih arıyordu.

    Tam da bu kaos ortamı içinde İsa adının yükseldiğini tahmin ediyoruz. İsa kendinden sonraki kuşaklara herhangi bir yazılı belge bırakmadığı için yaşamı ve varlığı İncillerden yola çıkılarak sorgulanmaktadır. Ortaya atılan tüm bu din süreçlerinin tek bir kaynak etrafında şekilleniyor oluşu da ayrıca birçok şüpheye neden olmaktadır. “İsa denilen biri yaşadı mı yoksa tamamen eski toplum inançları ve efsanelerle süslenen bir hayali kimlik miydi?” şeklinde birçok soru işareti zihinlerimizde canlanabilir. Ama her şeye rağmen bizim ilgilendiğimiz kısım dinler üzerinden yaşam onuru ve insanlık hakkı elinden alınıp ölümlere mahkûm edilen insanları görebilmektir.

    İnciller İsa’nın doğumunu son Yahudi kralı Herodes dönemine denk getirir, Roma’nın kuruluşunun 750’nci yılı olarak tarihlerler. Bu tarih de takriben M.S. 4 yılına tekabül eder. Yeni bir din anlayışı ve tanrısal bir ışıkla yükseldiği iddia edilen Hıristiyanlık binlerce yıl boyunca milyonlarca insanın benimsediği bir din halini alır. Ta ki 1947 yılında bir çobanın keçilerinin peşine düşmesiyle ortaya çıkan ‘Kumran Yazıtları’nın Hıristiyanlığın yeni bir din değil bilakis Yahudi tarikatı Essen öğretileri ve diğer birçok eski tapınım ve dinsel ritüellerle harmanlanmış sentez bir öğreti olduğunu ortaya koyar. Çünkü yazıtlar incelendiği zaman İsa ve bir Essen kimliğinin birçok yerde uyuştuğu görülür.

    İsa’nın da bir Essen Rahibi olduğu ve peygamberliğe bu tarikat yardımıyla hazırlandığı yorumu getirilebilir. Daha sonradan İsa’nın bu tarikattan kopup farklı bir yorumlama ile Mesih beklentisini Hıristiyanlık adı altında karşıladığı da iddia edilir. Bedenin yeniden dirilişi, kıyamet, Mesih beklentisi bir inanç ile ortaklaşmacı bir sosyal düzen içinde yaşayan tanrı egemenliğinin çok yakında gerçekleşeceği öğretisi ile şekillenen bu tarikat Mesih İsa’yı da şekillendirir. Peki, o zaman İsa ve havarileri tarafından bu tarikat neden hiç dile getirilmedi? Çünkü Essen öğretilerinin en önemlilerinden biri de gizlilik sırları idi. Bu yemin onları saklı tutan şeydi.

    Ve artık İsa bir peygamber olarak öğretileri ile halkın arasındaydı. Pax Roma adı verilen bir barış döneminde de öğretiler yayılımda rahat bir zaman süreci yaşadılar. Ama ‘yayılım’ demek ‘karşıt görüşteki insanların farklı bir dine olan tepkilerini göstermelerinin de sebebi’ demek oldu. İsa’nın yakın çevresinden elçiler öldürüldü, zulümler başladı. Öğretileri yayma çabaları devletin bekası için isyan olarak değerlendirildi. Hakim güç Roma dini ve yerel halkın benimsediği Yahudi tarikatları arasında sıkışan İsa öğretileri ilk Hıristiyan kurbanları İstefanos, Yakup, Petrus ve Pavlus’un yaşamlarına mal olmuştur.

    İstefanos ve Yakup’u Yahudi Kralları’nın öldürdüğü söylenir. Petrus ve Pavlus’ un ölümlerine ise Roma İmparatorları’ndan Neron’un sebep olduğu ifade edilir. Pavlus’un da İsa’nın dirilişinden sonra iman edip Hıristiyan olması Hıristiyan kaynaklarının bir başka ilginç olayıdır. Çünkü Pavlus iman etmeden evvel Hıristiyanlara kök söktüren azılı bir savaşçı kimliğindedir. İlk zulüm dönemleri genellikle Yahudilerce faal kılınmıştır. Roma ilk dönemlerde Hıristiyanlığı Yahudiliğin bir başka kolu olarak gördüğü için pek fazla müdahale etmemiştir. Çünkü Yahudilik Roma tarafından zaten kabul edilen resmi bir dindi. Fakat ilerleyen dönemlerde ilk Hıristiyanların yaşam şekilleri bakımından Yahudiler ve paganistlerden başlı başına ayrı oldukları gözlenince işler değişti.

    Hıristiyanlar dönem içinde diğer dinlerden ayrılan öğretileri ile anti sosyal ilan edilmiş ve güç dengelerinin çıkarlarına ters düşen gelişimleri ile Roma ve Yahudiler için bir tehdit oluvermişti. Kölelerin Hıristiyan öğretilerinden etkilenip de efendilerine isyan edebilecek potansiyelde geliştikleri düşünülünce bir an evvel tedbirler sıraya dizilmiştir. Toplum içinde her kötüye giden olayın sebebi olarak Hıristiyanlık ilan edilmiş ve bu yeni dinin eski Tanrılarını kızdırdıkları yorumlarıyla zulümler dönemine girilmişti. Roma’nın resmi dini Hıristiyanlık olana dek tam 300 yıl boyunca çeşitli işkence ve katliamlara maruz kaldı ilk Hıristiyanlar.

    Neron döneminde ( M.S. 60lar ) başlayan zulümlerden tarihçi Tacitus haber vermektedir. Büyük Roma yangınının sebebi Hıristiyanlara yansıtılmış ve Neron’un akıl almaz yöntemlerle Hıristiyan katlettiği ifade edilmiştir.


    “Hiçbir beşeri çare, ne bir prense yaraşır el açıklığını, ne tövbe merasimlerini, ne de yangının emredilmiş olduğu yolundaki küçük düşürücü söylentileri durduramıyordu. Dolayısıyla bu söylentiyi yok etmek için bir takım suçlular varsaydı; yaptıkları korkunç şeyler nedeniyle kendilerinden nefret edilen ve halkın Hıristiyan adını verdiği kimselere seçkin işkenceler yaptırttı. Bu isim onlara Tiberius’un prensipliği sırasında Vali Pontius Pilatus’un işkence ile öldürtmüş olduğu İsa’dan geliyor. O sırada bastırılan bu iğrenç batıl inanç yeniden yalnız kötülüğün doğmuş olduğu Yahudiye’de değil dünyada korkunç ya da utanç verici ne varsa hepsinin akın edip kalabalık bir müşteri kitlesi bulduğu Roma’da da meydana çıkıyordu. Önce imanlarını itiraf edenleri daha sonra da -bu kimselerin açıklaması üzerine- daha birçoklarını yakaladılar; bunlar yangın suçundan çok insan soyuna düşman olmaktan suçlu bulundular. Onları öldürtmekle yetinmediler; oyun oynarmış gibi köpeklerin onları dişleriyle parçalamaları için üzerlerine hayvan postları giydirdiler ya da çarmıha bağladılar veya üzerlerine yanıcı maddeler sürdüler. Gün ışığı kaybolunca birer meşale gibi karanlıkları aydınlatıyorlardı. Neron, bahçelerini bu temaşaya açmıştı ve sirk oyunları düzenleyip bu oyunlarda bazen arabacı giysileriyle kalabalık arasına karışıyor bazen de arabasının üzerinde ayakta koşuya katılıyordu. Bu nedenle her ne kadar bu insanlar suçlu ve en büyük şiddete layık olsalar da onlara acımaya başlanıyordu. Çünkü bunlar kamu yararı için değil bir tek kişinin acımasızlığı sebebiyle ortadan kaldırılıyor deniyordu"(Tacitus, Annales, XV, 44).


    Dünya tarihi ve insanlık dinlerin sahneye çıkışından bu yana milyarlarca insanın ölmesine şahit olmuştur. Her din kendini yegâne, kudretli tanrılar ile donatılmış ve kendisi dışında her şeyin yalan, ihanet, sapkınlık olduğu iddialarıyla yola çıkmıştır. Bu yol üzerinde yok edilen milyarlarca insanın ortak paydası ise günahkâr ve sapkın olmalarıdır. Dinlerin binlerce yıldır sergilemiş olduğu ve egemen güçlerin çıkarlarına aracılık ettiği katil rolleri ise sağladığı düşünülen faydalarının yanında asla itibar göremeyecek kadar kanlıdır.

    turan Dursun forumundan alıntılanmıştır..

    Bilgi paylaştıkça çoğalır..

    İmza