islamiyet

Ana Sayfa Forum Din ve İnançlar islamiyet Kur`an ve icindeki cesitli hikayeler

Kur`an ve icindeki cesitli hikayeler

  • Ozan Gnosis
    Ozan Gnosis
    dunyadinleri.com/amethystium
    buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : Ankara
    Meslek : Bilişim
    Giriş : 963
    İnandığınız Din : Belirtmiyor
    İnançlı Birimisiniz? : Belirtmiyor
  • Yazan : Ozan Gnosis Tarih : Kategori : islamiyet Cevaplar : 1 Okunma : 6277 Beğeniler : 0
    Kur`an ve icindeki cesitli hikayeler

    En'am suresi 25:

    "İçlerinden seni dinleyenler de vardır, fakat biz, onu anlamalarına engel olmak için kalblerinin üstüne örtüler, kulaklarının içine de ağırlık koyduk. Onlar, bütün delilleri görseler bile yine ona inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle tartışırlar. Ve o kâfirler: "Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" derler.


    Furkan suresi:

    4- “İnkâr edenler: "Bu Kur'ân Muhammed'in uydurmasıdır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir" diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular.

    5- "Kur'ân öncekilerin masallarıdır; başkalarına yazdırmış da sabah akşam kendisine okunmaktadır" dediler”


    İncil'de ve Tevrat'ta (Tanak'ta) bulunmayan Kur'an'daki bazi anlatımlar aslinda orijinal degildir, bazıları Musevilerin sözlü kaynaklarından olan Mişna lardan bazıları da Talmud'tan alınmıştır.

    Kur`an`daki bazi anlatimlar ise hristiyanların "masal" diyerek kabul etmediği çeşitli apokrif bile olamayan kitaplarda gecmektedir.


    Yukardaki ayette dile getirilen “Kur’an öncekilerin masallarıdır” diyenlerin gercekten de cesitli saglam dayanaklari olabilir mi?


    Çeşitli örnekler verelim örneğin Kur’an’daki “beşikte konuşan İsa” hikayesi:

    Meryem Suresi:

    28- "Ey Harun'un kızkardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi, annen de iffetsiz bir kadın değildi."
    29- Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. Onlar; "Biz beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?" dediler.
    30- (Allah'ın bir mucizesi olarak İsa şöyle) dedi: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. O bana kitab verdi ve beni bir peygamber yaptı."
    31- "Beni, nerede olursam olayım mübarek kıldı. Hayatta bulunduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti."
    32- "Beni anneme hürmetkar kıldı. Beni zorba ve isyankar yapmadı."
    33- "Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün selam ve emniyet benim üzerimedir."
    34- İşte hakkında (yahudilerle hıristiyanların) ihtilaf edip durdukları Meryemoğlu İsa'ya dair Allah'ın sözü budur.


    Bu hikaye ne incil’de ne de Deuterocanonical kitaplarda (katoliklerin apokrifi) geçmektedir. Peki nedir bu hikayenin aslı?


    Beşikte konuşan bebek hikayesinin aslı “Arabic Infancy Gospel” isimli, günümüzdeki, İncil’lerden dahi yüzyıllar sonra, muhtemelen 5. yüzyılda çeşitli kişilerce yazılmış bir esere ait. Bu eser, önce Süryanice yazımış daha sonraları Arapçaya çevrilmiş W. Barnstrone gibi çeşitli araştırmacılar o kitabın Hz. Muhammed zamanında o bölgelerde yaygın olduğunu söylemektedir.


    İkinci örnek:

    Meryem Suresi:

    23- Sonra doğum sancısı onu bir hurma dalına tutunup dayanmaya zorladı. "Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim" dedi.
    24- Melek, Meryem'e, aşağı tarafından şöyle seslendi. "Sakın üzülme, Rabbin alt tarafında bir ırmak akıttı."
    25- "Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine devşirilmiş taze hurmalar dökülsün."


    Bu hikayenin aslı yine bir masal kitabı olan ve İncil’den çok sonraları yazılan “The Infancy Gospel of Matthew” dir, bu kitabın Aziz Jerome tarafından 5. yüzyılda yazıldığı söylense de genel görüş, Jerome öldükten sonra ortaya çıkan birinin onun adına yazdığı yönündedir.

    Üçüncü örnek: Çamurdan kuş anlatimi

    Ali imran:

    49- Allah onu İsrailoğullarına (şöyle diyecek) bir peygamber olarak gönderir: "Şüphesiz ki ben size Rabbinizden bir âyet (mucize, belge) getirdim: Size, kuş biçiminde çamurdan birşey yaparım da içine üflerim, Allah'ın izniyle o, kuş olur; anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyor ve neleri biriktiriyorsanız size haber veririm".

    Maide 110:

    “...................... İznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapmış ve ona üflemiştin, o da iznimle kuş olmuştu.......”



    Evet bu meşhur “İsa’nın çamurdan kuş yapması ona bir üflemesi o çamur kuşun gerçek kuş olması” anlatimi da İncil’den değildir, hristiyanların dahi gülünç bulup kabul etmediği cesitli kitaplardandır.

    Bu çamurdan kuş masalının kaynağı “The Infancy Gospel of Thomas”. Bu kitabın, bildiğimiz gnostik Gospel of Thomas ile ilgisi yoktur, ondan içerik yönünden tamamen farklı bir eserdir, bilim adamlarına göre İncil’den sonra büyük ihtimalle ikinci veya üçüncü yüzyılda yazılmıştır.

    Dördüncü örnek:

    Ali İmran

    35- İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımdakini tam hür olarak sana adadım, benden kabul buyur, şüphesiz sen işitensin, bilensin." demişti.
    36- Onu doğurunca -Allah onun ne doğurduğunu bilip dururken- şöyle dedi: "Rabbim, onu kız doğurdum; erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu koğulmuş şeytanın şerrinden sana ısmarlıyorum".
    37- Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi ve Zekeriyya'nın himayesine verdi. Zekeriyya ne zaman kızın bulunduğu mihraba girse, onun yanında yeni bir yiyecek bulurdu. "Meryem! Bu sana nereden geldi?" deyince, o da: "Bu, Allah katındandır." derdi. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.


    Bu hikayenin kaynağı da İncil ya da Tevrat değil, bir başka masal kitabıdır, bu kitabın ismi “The Protevangelium of James”. Diğer masal kitaplarından daha erken ama İncil’den daha sonra, olasılıkla MS 150-180 yılları arasında yazılmıştır. Ancak dilbilimciler, edebi özelliklerin o dönemdeki diğer yazıtlara uymadığını söylemekte ve eseri daha da ileri bir tarihe tarihlemektedir.

    Beşinci örnek:

    Azhab’ı Kehf anlatimi:

    Kehf 9-26:

    9- Yoksa sen Ashab-ı Kehf'i ve Rakim'i (isimlerinin yazılı bulunduğu taş kitabeyi) şaşılacak âyetlerimizden mi sandın?

    10- O gençler mağaraya sığınınca şöyle dediler: "Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve bizim için şu işimizden bir kurtuluş yolu hazırla."

    11- Bunun üzerine biz de kulaklarını tıkayarak mağarada onları yıllarca uyuttuk.

    ......................................................

    25- Onlar, mağaralarında üçyüz yıl kadar kaldılar ve dokuz yıl da buna ilave etmişlerdir.”


    Bu masalın aslı ne Tevrat’ta ne de İncil’de, masalın kökeni Eski Süryani kaynaklarına dayanıyor, Süryanili Yakup, (Jacob) “Acta Sanctuorum” isimli eserde aynı masalı anlatıyor, bu eser tahmini olarak MS 500’lü yılların başında yazılmış ancak aynı mitin, yine Süryani asıllı daha eski kaynakları da bulunmakta.

    Altıncı örnek:

    Cin sevkiyatı:


    27:17- “Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları Süleyman'ın hizmetinde toplandı, hepsi bir arada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu.

    20- (Süleyman) Kuşları gözden geçirdikten sonra şöyle dedi: "Hüd-hüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?"

    21- "Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek, ya da onu şiddetli bir azaba uğratacağım, yahut boğazlıyacağım!"

    22- Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: "Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve önemli) bir haber getirdim.”



    Bu hikaye de Yahudi masallarından, Targum Sheni’nin (İkinci Targum) Eşter Kitabı hakkındaki, Tevrat’ta/Tanak’ta bulunmayan ilave apokrif hikayelere dayanıyor, yahudi folklorik masallarından...

    Yedinci örnek:

    Meleklerin Adem'e tapması emri:


    17:61 (Yine unutma ki) Bir vakit meleklere: "Âdem'e secde edin" demiştik. İblis'ten başka hepsi secde ettiler. O ise: "Ben bir çamurdan yarattığın kimseye mi secde ederim?" demişti.

    18:50- Yine o vakti hatırla ki biz, meleklere: "Âdem'e secde edin!" demiştik. İblis hariç olmak üzere onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi, Rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz beni bırakıp da İblis'i ve soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne kötü bir değişmedir.

    20:116- Bir vakit meleklere: "Âdem(e hürmet) için secde edin" demiştik; İblis'ten başka hepsi secde etmiş, o çekinmişti.



    Bu ayetin kaynağı ne Tevrat ne de İncil'dir, Museviliğe göre bu ifade küfürdür, hristiyanlara göre ise saçmadır. Peki nedir bu öğretinin kaynağı? Hristiyan heretiklerin kendi pagan doktrinlerini kabul ettirmek için, İncil'in yazılmasından yüzyıllar sonra kasten oluşturdukları masallardır. Bu tip masallar, çeşlitli kişilerin doktrinlerini halka anlatabilmek için biliçli olarak oluşturulmıştur, heretiklerin görüşleridir kimse, masalları oluşturanlar dahil, bu masallara "vahiy" gözüyle falan bakmamıştır.

    İncil'de İbraniler bölümü 1:4-8'de İsa Tanrı'nın oğlu ve Tanrı olarak kabul edildiğinden, onun meleklere olan üstünlüğünü kabul ettirmek için meleklerin ona tapındığı vurgulanır. İşte İncil'deki bu ayetten yola çıkarak çeşitli heretikler (sapkınlar) "Madem İsa'ya tapıyorlar melekler, Adem'e de tapmalılar çünkü İsa manevi olarak ilk doğan ise Adem de fiziki olarak ilk doğandır" şeklinde yorumlara gitmiştir, bu yorumu ilk yapanlardan biri de Marcion'dur.

    Toparlarsak, meleklerin Adem'e secde etmesi hikayesi de altıncı yüzyıla tarihlenen ancak daha eski versiyonlarının devamı olduğu bilinen Süryani "The Cave of Treasure (Die Schatz höle)" isimli esere aittir, bu eserin ilk hallerinin 4. yüzyıldan eski olmadığı belirtilmektedir.

    Sekizinci örnek:

    Yardımcı Karga:


    Maide: 30- Bunun üzerine kurbanı kabul edilmeyenin nefsi kendisini, kardeşini öldürmeye teşvik etti ve onu öldürdü. Böylece zarara uğrayanlardan oldu.

    31- Derken Allah bir karga gönderdi, ona kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için toprağı eşeliyordu. "Yazıklar olsun bana, şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten âciz miyim ben?" dedi ve pişman olanlardan oldu.


    Bu efsanenin de kaynağı Yahudi Rabbi lerin kişisel yorumlarından ibaret, Jonathan'ın Targumu ve Kudüs Targumundan geliyor.

    Dokuzuncu örnek:

    Uçan ve tepeye çekilip gölgelik kılınan dağ:


    Araf: 171- Hani bir zamanlar biz o dağı gölgelik gibi tepelerine çekmiştik de üzerlerine düşüyor zannettikleri bir sırada demiştik ki; "size verdiğimiz kitabı kuvvetle tutun ve içindekini hatırınızdan çıkarmayın, umulur ki korunursunuz."

    Bu anlatimin kaynağı da "vahiy kitapları" kabul edilen Tevrat/tanak ya da incil değil, Yahudi masal kitaplarıdır. Yahudilerin Talmud'undan alınan bu masal, Mişna'nın bir bölümünde anlatılır, bu bölüm "Avodah zarah" diye de bilinir.

    Onuncu örnek:

    Günah sevap tartısı:


    Araf 8: O gün amellerin tartılması da haktır. Kimlerin sevabı ağır basarsa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.

    9 Her kimin de terazileri hafif gelirse onlar da âyetlerimize zulüm etmiş olmaları sebebiyle nefislerini hüsrâna bırakmış kimselerdir.

    Kaaria: 6,7- O gün kimin tartıları ağır basarsa o, hoşnut olacağı bir hayat içindedir.

    8,9- Kimin tartıları hafif gelirse, onun anası da (varacağı yer, sığınacağı durağı) hâviye (uçurum)dır.


    Günah ve sevapların terazide sebze tartar gibi gramaj hesabı misali tartılması şeklindeki betimleme de Kur’an’a has değildir, bu anlatımın kaynağı “Testament Of Abraham”dır. Bu metnin ikinci yüzyılda oluşturulduğu söylenir, Museviler ya da hristiyanlar tarafından kutsal kabul edilmez.

    On birinci örnek

    Yüz sene ölü kalıp dirilme:


    Bakara 259- Yahut o kimse gibisini (görmedin mi) ki, bir şehre uğramıştı, altı üstüne gelmiş, ıpıssız yatıyordu. "Bunu bu ölümünden sonra Allah, nerden diriltecek?" dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz sene öldürdü, sonra diriltti, "Ne kadar kaldın?" diye sordu. O da: "Bir gün, yahut bir günden eksik kaldım." dedi. Allah buyurdu ki: "Hayır, yüz sene kaldın, öyle iken bak yiyeceğine, içeceğine henüz bozulmamış, hele eşeğine bak, hem bunlar, seni insanlara karşı kudretimizin bir işareti kılalım diyedir. Hele o kemiklere bak, onları nasıl birbirinin üzerine kaldırıyoruz? Sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?" Böylece gerçek ona açıkça belli olunca: "Şimdi biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir." dedi

    Bu miti ne hristiyanlar tanrısal sayar ne de yahudiler, hikayenin kaynağı Talmud'lardır Bu örnek o kadar açıktir ki, yahudiyken sonra müslüman olan ve Kur'an çevirisi yapan, çevirisi ülkemizde de yayınlanan Leopold Weiss'i (Muhammed Esed)bile itiraf etmek zorunda bırakmıştır, Muhammed Esed(Leopold Weiss) Kur'an çevirisinde ilgili ayetin not kısmında şunu itiraf etmiştir:

    "Bazı müfessirler tarafından yapılan “tarihsel” açıklamalar ise çok çelişkilidir; onlar, o zaman revaçta olan Talmud hikayelerinden alınmış gibidirler ve bu bağlamda hiçbir gerekçe ile kullanılamazlar."

    on ikinci örnek

    Kulak hırsızlığı yapan şeytanlar:


    Hicr: 17- Ve göğü taşlanan bütün şeytanlardan koruduk.

    18- Ancak kulak hırsızlığı eden şeytan hariç, onu apaçık bir alev sütunu takip eder.

    Saffat

    7- Onu her inatçı şeytandan koruduk.

    8- Onlar yüksek (melekler) topluluğunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup atılırlar.

    9- Uzaklaştırılırlar. Onlara ardı arkası kesilmez bir azab vardır.

    10- Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da yakıcı bir alev takip eder.



    Bu "kulak hırsızlığı" nedir? Kur'an'da açıkça anlatılmamış, bu anlatimin kaynağı yine ne Tevrat/tanak ne de incil... Kaynak yine Yahudi hahamların kişisel yorumlarının toplandığı vahiy kabul edilmeyen Chagigah Talmudu.

    Bu talmuddaki masala/mite göre, şeytanlar gelecekle ilgili birtakım bilgileri dinlemek için “perde arkasından” bir baş melekler topluluğunu dinliyor ve Tanrı onlara çok kızıp ceza veriyor, yahudiler arasında anlatılan bu masallar, Kur`an`da yer almistir.

    On üçüncü örnek:

    “Daha var mı” diye konuşan cehennem


    Kaf 29- Benim huzurumda söz değiştirilmez. Ve ben kullara asla zulmedici değilim.

    30- Biz O gün cehenneme: "Doldun mu?" diyeceğiz. O da: "Daha fazla var mı?" diyecektir.


    Kur’an’daki bu anlatım da doğrudan Yahudi hahamların, Tevrat’taki bir ayeti yorumlayış biçiminden gelmektedir. Rabbi Akiba isimli haham kişisel yorum kitabında Tevrat Tanak’ta Yeşaya kitabındaki şu ayeti yorumlamıştır:

    Yşa.5: 14 Bu yüzden doymak bilmeyen ölüler diyarı ağzını ardına kadar açtı; Yeruşalim'in soyluları, sıradan insanları ve gürültülü bir şekilde eğlenenleri oraya inecek.

    Yşa.5: 15 Hepsi alçaltılacak; dize getirilecek, küstah bakışları alçaltılacak.

    Baş haham Akiba tahminen MS 100’lü yıllarda yaşamıştır, Otiot De rabbi isimli kitapta bu ayet hakkında şunları söylemiştir ve cehennemi konuşturmuştur, bu masal da o gün bugündür, yahudiler arasında bu şekilde “masal” olarak folklorikleşmiştir:

    “Cehennem konuşur, her gün ‘doymak için bana daha fazla verin!’ der ama doymaz, hep alır”...

    Arastirdiklarim ve gorebildiklerim simdilik bunlar.

    Sevgilerimle,

    İmza

    http://mistikfelsefe.blogspot.com.tr/ Işığın ancak üzerinde yansıyacak bir şey olduğunda aydınlatma niteliğine sahip olması gibi,sonsuz gizem ışığı Tanrı da sonsuz evren şeklinde tezahür ederek sonsuz sayıda canlı bilincinin üzerinde yansıyıp aydınlanan ışık oldu.

islam sadisti besler olmuş sadist müslümanlar hali…

  • Rabefihaza Nenaunir
    Rabefihaza Nenaunir
    dunyadinleri.com/rabefihaza-nenaunir
    buradaydı
    Cinsiyet : Bay
    Şehir : Bayburt
    Meslek :
    Giriş : 3
  • Yazan : Rabefihaza Nenaunir Tarih : Beğeniler : 0

    islam sadisti besler olmuş sadist müslümanlar halinden memnun. allahın müslümanları hidayete erdirmişi ancak bu seviye. allahın yapabileceği başka bir hidayet seviyesi yok. benim allahın hidayetine ihtiyacım yok. Adil bir tanrı varsa dünya neden adil değildi diye sen hesap sormayacak mısın? Tanrı evreni yaratıp kendi haline bırakmış olamaz mı? evrimi yaraticunin yaratmadigini kimse kanitlayamaz. Dünyaya müdahale etmeyen bir tanrı modeli.Orda adaletli derken kusursuz bir Tanrıdan bahsettim çünküTanrı varsa eğer kusursuz olmalıdır ama dinlerdeki tanrılar kusurlu hemde çok kusurlu allah kendini yalanlayan ayetler yazdırmış muhammed'e enfal suresinde allahın kusurlu niteliği varlığını kuşkuya sürüklüyor.

    evrende ilkin neyin var olduğunu bilemediğimiz sürece dini paradigma devam edecek bu yüzden doğruyu bulamayacağız düşüncem var. islam tanrısı allah, bizden iyi insanlar olup kendimizi kanıtlamak için gönderseydi sadece kabul edebilirdim ama bizden namaz, zekat akp'ye sadakat vs zorunluklar dayattığı için görmediğim allahı kabul etmiyorum. tanrılar peygamberlerin egosu için yaratılmış bir varlıkmışız gibi paketlemişler bizi. hücre sayısı baz alındığında en iyimser haliyle, %10 insanız ancak gen sayısını referans alacak olursak, %1 insanız. kendinizi insan olarak gördüğünüzü biliyorum, ancak gerçekte biz %90 veya %99 bakteriyiz oysa. insani biz dedigimiz sey bilinç ve bu bilinc bedenin dış dünyayı algılamak için ürettiği bir savunma mekanızması 'dır yani biz dediğimiz insani vücut bir aracı ndan başka birşey değil.

    İmza