Komplo Teorileri

Ana Sayfa Gizli İlimler Komplo Teorileri Ay Üzerindeki Yapılar ve Ayın Gizemleri

Ay Üzerindeki Yapılar ve Ayın Gizemleri

Ay Üzerindeki Yapılar ve Ayın Gizemleri
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : Komplo Teorileri Yorumlar : 0 Okunma : 18144 Beğen : 0

İngiltere’de İngiliz Astronomi Kurumu’nda bir Ay Bölümü vardır. Bir kısım bilginler, kendilerini Ay’ın incelenmesine adıyorlar. Başlarında tanınmış İngiliz astronomu ve bilgini Prof. H.P. Wilkins bulunuyor. Kendi grubuyla yaptıkları uzun araştırmalardan sonra Ay’daki bulduklarıyla ilgili olarak bakınız neler söylüyor:

«Küçük bir teleskopla baktığımızda verimsiz bir arazi görünümü arzeden Ay, ona daha geliştirilmiş aletlerle baktığımızda, bize, önceki gördüklerimizin bir esasa dayanmadığı kanısını vermektedir. O zaman acaip şeyler görüyoruz. Daha kuvvetli teleskoplar kullandığımızda, esrarengizlik gittikçe artıyor.»

Ay Kraterleri ve Esrarengiz Işıklar

Sovyet bilim adamı ve Astronotik Yüzölçümü Bilimi Uzmanları Derneği üyesi F.J. Sigel, Trud gazetesinde: «Daha gelişkin roketler ve Sputnik’lerin yardımları ile önümüzdeki yıllarda Ay’ın henüz çözülememiş sırları araştırılacaktır» demiştir. Bu sırlardan biri, Ay’ın 40 km. çapındaki dev kraterlerinden biri olan Alhazen’in hiçbir iz bırakmadan kaybolmasıdır.

Ay’ın birçok kraterlerinin bilinen şekilleri bir zaman için kaybolmakta ve sonra yeniden ortaya çıkmaktadır. İngiliz astronomu H. Percy Wilkins bunu 1954’de farkedip bildirdiğinde kimse kendisini ciddiye almamıştı. Fakat bundan iki yıl sonra 26 Ağustos 1956’da Amerikalı meslektaşı Dinsmore Alter’in çekmiş olduğu ve bu konuda tartışılmaz bir kanıt olan fotoğrafta, Ay krateri Alphonsus’un üzerinde açıkça bir bulut gözüküyordu. İşte bu zamandan sonra astronomlar gözlerini buraya çevirdiler.

Alphonsus bu türden tek krater değildir. 29 Ağustos 1963 akşamı, Amerikalı James A. Greenacre ve Edward Bair, Aristarchus Krateri’nin iç kenar kısımlarında kırmızı ışıklar gözlemlediler. Daha sonra 10 Ekim 1963’de aynı kırmızı ışıklar sekiz Japon tarafından görüldü. İşte bundan sonra 200 yıldan beri bildirilmekte olan bu ve benzeri olaylarda gerçeklik payı olduğu kabul edildi. Bundan sonra da daha birçok astronomlar esrarengiz Ay ışıklarının varlığından söz ettiler. Bolluklar Denizi’nde Messier ve Picker isimli iki krater, devamlı olarak görünüş değiştirmekte, bazen yuvarlak, bazen de oval şekilde görülmekte, hatta bazı zamanlar da piramit şeklini almaktadırlar. Bu katı cisimler, sanki canlıymışlar gibi şekil değiştiriyorlar. Altüst olan Ay’ın yüzey şeklini veren şey nedir? Bazen denizlerin civarındaki kraterin yavaşça ve tamamen kaybolduğu görülüyor. Örneğin; açıklanamayan bir şekilde buharlaşıp yok olan Alhazen Krateri’nin kaderi böyle oldu. Astronom Wilkins’in Ay ile ilgili gözlemleri bu kadarla kalmamış, Cassini Krateri içinde, kendi ifadesiyle, yaklaşık 180 m. genişliğinde kenarları gayet düzgün bir kâse şeklinde çukur tespit etmiştir. 17 Kasım 1959 tarihinde verdiği raporda Paris Rasathanesi şunları açıklıyordu: «Platon Krateri üzerinde, 10 dakika devam eden ışıktan kuşak göründü.»

Aynı gözlemevinin 5 Aralık 1959 tarihli raporunda: «Aristarchus Krateri’nde belirli aralıklarla yanıp sönen ışıklar gözlemlendi. Akşama doğru iki yuvarlak cisim, parlak ışıklar saçarak Ay yüzeyinden ayrıldılar.» 21 Haziran 1960 tarihli rapordan bir satır: «Vitello Krateri beş dakika süreyle izah edilemeyecek şekilde aydınlandı.»

19 Nisan 1960 tarihli raporda ise şunlar vardı: «5 Aralık 1959 tarihli raporumuzda açıklanan olay tekrarlandı. Aristarchus Krateri’nde ışık sinyalleri görüldü. 15 dakikalık aralıklarla beş meçhul cisim kraterden yükselip Ay’ı terk ettiler.»

11 Aralık 1974 yılında, İngiliz bilim adamı Hodgson tarafından karanlık yüzeyinde aydınlatılmış bazı bölgeler olduğu belirtilen Ay’ın, Amerika Ohio Rasathanesi Müdürü Dr. John Kraus ve yine A.B.D.’de Minesota Eyaleti’nin Duluth Rasathanesi Müdürü tarafından «Uzaylılar’ın bir ara – istasyonu» olduğu ileri sürülmektedir.

Rusya Bilimler Akademisi Rasathanesi astronomu ve bilgin Dr. Nikolai Kozyrev, 1958’de dünyaya, Ay’daki Alphonsus Krateri’nde bir volkanik faaliyet olduğunu haber verdi. Nobel ödülünü kazanmış Amerikalı Dr. Harold Urey, Dr. Kozyrev ile Moskova’da yaptığı görüşmeden sonra, Rus bilim adamından öyle etkilenmiş olarak döndü ki, NASA’ya onun teorilerini araştırması için ısrarda bulundu. Onlar da bunu yaptılar. O muazzam Moon Blink projesi hazırlandı. NASA, Ay’da atmosferik gaz emisyonları buldu.

Zemin yüzünde donmuş su tabakaları, daha alt tabakalarda ise sıvı halinde su akıntıları olduğu, ayrıca yüzeye çok yakın da olsa oksijen bulunduğu tespit edilmiştir. Ay’ın meskûn olduğuna ilişkin doğrulayıcı bir husus da, BBC’nin 5.2.1960’da Desmond Leslie ile yaptığı röportajdır. Leslie, vefat etmiş olan astronom Prof. Wilkins’i Mount Wilson’da göstermiş olduğu Gassendi Krateri’nde dev bir üç boyutlu yapıya ilişkin son derece öneme haiz fotoğraflardan bahsetmiştir. VVilkins bu kratere ilişkin şahsen yapmış olduğu araştırmalar sonucu yaptığı açıklamada son derece büyük ve parlak bir objenin gözlemi sırasında, bir kraterden havalandığını bildirdi. Bu şaşırtıcı bulgulardan sonra Ay’ın uzaylıların bir istasyonu olduğu sonucuna varmak zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu husus, yani uydumuz Ay’ın bir uzay istasyonu olması, bir zaman sonra itirazsız ispat ve kabul olunacaktır.

Öte yandan ışıklı dağlar, yağmurlar denizi diye adlandırılan çok geniş ve loş bir yüzeyin kenarlarında bulunmaktadır. Bilginlerin kanaatlerini bozan ilk muamma budur. Bunlar arasında Piko, Piton ve Lakır isimli dağlar çok parlak ışıklar yaymaktadırlar. Önemli taraf, uzun zaman parıldayan dağların, en ufak bir ışık huzmesi bile yayınlamamalarıdır.

8 Kasım 1954’de orada, gözleri kamaştıran bir ışık huzmesi görüldü. Siyah çizgiler, dağların ve çukurların üst tarafında yer değiştirmektedir. Eratosthenes Krateri çevresinde bilhassa çok net görünmektedirler. Güneşin doğmasından sonra ve batmasından az önce bu krater siyah bir kütleye benzemektedir. Öğleyin dağların üzerinde koşan ,etrafı kuşatan koyu leke karışımları görülüyor. Ve bizim tarafımızdan görülmesi imkânsız başka yönlere gidiyorlar.

Işıklı sürülere benzeyen acaip ışınlar dağ, ova dolaşmaktadırlar. Bu ışınlar Tycho Krateri’nden doğuyor, Güneş batarken küçük Snelius ve Stevinys Kraterleri’nin yanında bir ışık oyununu andırıyor. Güneş ışınlarını almamasına rağmen, Ay’ın bu kısmı fluoresan gibi oluyor.

Bu kısmı diğerlerinden daha fazla parlaklaştıran sebep nedir? Güneş olsun veya olmasın, bu ışınlar genellikle devamlı ve aynı yoğunlukta parlıyor. Onların meydana gelmesine Güneşin sıcaklığı ya da ışınları neden değildir.
Nihayet Uranüs’ü keşfeden tanınmış bilgin William Harscheln, muhtelif zamanlarda, 1783,1787,1810 ve 1820 tarihlerinde Ay yüzeyinde görünmüş olan göz kamaştırıcı ışınlara dikkati çekti. O zamandan beri birçok bilginler aynı sonucu buldular.

18’inci yüzyıldan beri uydumuz Ay üzerindeki ışıklı parlaklıkları bilimsel dergiler yazmaktadırlar. Sonradan kaybolup giden bir şeyler de keşfedildi. İşin en ilginç tarafı, bütün bu olaylar Crisium adlı durgun gölün civarında oluyor. Bu gözlemlerin, Ay’ın, Güneş ışığı almayan karanlık yüzünde yapıldığını kaydetmek yerinde olur. Bu duruma göre Güneş ışınlarının görüş aldatması yapması sözkonusu olamaz.

Ay Üzerindeki Hareketli Objeler

1963’de Harvard Üniversitesi yayın organı «Sky and Telescope» Ay üzerinde bazı kırmızı ışık topluluklarının oradan oraya hareket ettiklerini rapor etmişti. Bu ışıklar 29 Ekim’den 27 Kasım’a kadar Ay üzerinde çeşitli alanlara doğru kayıyorlardı. Hava Kuvvetleri’nin açıklamasına göre bunlar sadece volkanlardır. Fakat hemen akla bir soru geliyor: Bunlar nasıl volkanlardır ki, bulundukları yerlerden kalkarak kilometrelerce uzaklara gidebilmektedirler?…

Zamanımızdan 1587 yıllarına doğru inecek olursak, Kraliyet Astronomi Kurumu’nun raporları arasında beş saat süreyle ve 10 inç’lik (25,4 cm.) teleskopla yapılan iki beyaz noktanın sarı ışık çıkararak Ay’ın üzerinde dolaştıklarına ait raporu buluruz. Ay’ın etrafında dolaşan yıldıza benzer tek bir objeyle ilgili gözlem Boston Gözlemevi’nden yapılmış ve Kasım 1668 tarihinde Kraliyet Cemiyetine rapor edilmişti. Ayrıca 1700’lerde olmak üzere tanınmış astronomlardan Hershel, Schroeter ve Maskelyne’nin de buna benzer gözlemleri olmuştur. Ay üzerinde gözlenen esrarengiz ışıklar 1870’lerde oldukça yoğunlaşmıştır. Bu ışıklarla ilgili olarak Krizler Denizi’nde 2000; Plate Krateri’nde de 1600 gözlem tespit ve rapor edildi. Bu ışıklardan bazılarının Ay’ın yüzeyini adeta yalarcasına hareket ettikleri Franklin Enstitüsü’nün Dergisinde ve ayrıca Astronomical Register’da yayınlanmıştı.

Bu konuda gözlem yapan astronomların içinde en seçkinlerinden biri olan W. H. Pickering’de bu hareketli objeleri tanımlamaya çalışırken onları sürüler halinde uçan kuşlara ve böceklere benzetmiştir. Bugünkü bilim bu tanımlanamayan ışıklı objelere (Unidentified Bright Objects) UBO ismini vermişti. Ay UBO’larına 1950’den bu yana daha sık rastlanmaya başlandı. Diğerleri yanında H.P. Wilkins de oval biçimli parlak ışıkların Aristarchus Krateri’nin tabanından havalandıklarını gördüğünü 1950 Mart’ında rapor etmişti. Bundan üç yıl sonra Eylül 1952’de de astronom Rudolph Lippert adı geçen bölgede sarı – turuncu renkli bir UBO’yu tespit ettiğini bildirmişti. İngiliz, Amerikan ve Rus astronomları tarafından tespit edilmiş bulunan radyo sinyalleri de çıkararak saatte 25.000 mil hızla Ay’a doğru uçan obje de dahil olmak üzere daha birçok UBO daha sonraki yıllarda gözlendi.

Ay Üzerindeki Esrarengiz Volkanlar

1953’den 1958’in sonbaharına kadar İngiliz, Amerikan ve Rus bilim adamları Ay’da değişiklikler saptamışlardır. Bunlar Ay’a ilişkin şimdiye değin öne sürülmüş olan teorilere karşı çıkmaları bakımından özellikle önemlidirler. Burada volkan indifaları sözkonusu edilmektedir.

Sovyet astronomu Kozyrev birçok haftalar boyu süren gözlemler sonucu, Ay’daki Alphonsus Krateri’nde çeşitli zamanlarda beliren ve sonra ortadan yok olan esrarengiz lekelerin, volkanik faaliyetler olduğu kanısına varmıştır. Profesör Kozyrev bu son derece önemli olayları 30 yıldan beri gözlemlemekte ve fotoğraflarım çekmektedir. Şimdiye değin birçok Ay araştırıcıları bu lekeleri, büyüklük ve netliklerine bağlı olarak «bitki büyümesi» olarak benimsemekteydiler. Sovyetlerin bu keşfi gelecekteki uzay yolcuları için çok büyük bir anlam taşımaktadır. (Deutsche Tageszeitungen, 18.11.1958) Prof. Nikolai Kozyrev’de Ay hakkındaki düşüncelerinden son derece emindi, tâ ki 23 Ekim 1959 günü Krim Gözlemevi’nden volkanik faaliyetler saptadığı kanaatine varıncaya dek.

Yeryüzünde bu türlü olaylar volkanizma olarak isimlendirilebilir. Fakat bu Ay’da mümkün değildir. Vibrasyon ölçümleri (Bebenmessungen )50 hattâ 100 km. derinliklere kadar tabakasal yapılar göstermemiştir. Dünyasal ölçümlere göre, ergimiş taşlar daha derinlerde olmalıdır. Volkanik materyalin (Vulkanisehes Material) böylesine bir derinlikten yüzeye çıkabileceği düşünülemez.

Ay Üzerindeki Esrarengiz Kubbeler

İngiliz astronomu Dr. H.P. Wilkins uzun süreli gözlemleriyle, Ay üzerinde çapları 200 m.’ye kadar çıkabilen ve sayıları son yıllarda daha da artmış olan 200 kadar beyaz kubbe tesbit etmişti. İşin tuhafı bu kubbelerin zaman zaman yer değiştirdikleri de gözleme dayanan bir gerçekti.

Daha da tuhaf olan şu ki, bu Ay Kubbeleri, Ay uçuşları sırasında Ay’ın dünyadan görünmeyen yüzünde de gözlenmişti. 1964 yazında Renger-7 adlı yapma uydu Ay’ın 4320 adet fotoğrafını çekmişti. Bunlardan bazıları daha önceden hiç görülmemiş manzara resimleriydi. Renger-8 adlı uydu ise 7.000 resim göndermişti. Bu resimlerde, Harvard Üniversitesi’nin yayın organı «Sky and Telescope» isimli dergide bahsettikleri Ay Kubbeleri açık olarak görünüyordu. Aynı kubbeler 1930’larda da Fransız astronomları tarafından gözlenmiş ve rapor edilmişti. Bunların dünyadan teleskopla bakıldığı zaman görülebilmeleri için, bilim adamlarının belirttiklerine göre yaklaşık olarak 250 metre çapında olmaları gerekmektedir.

Konuyu örtbas etmek isteyen Amerikan Savunma Bakanlığı’nın yetkilileri bunların büyük volkanlar olduklarını söylemişlerdir. Eğer Ay’daki volkanlar bu şekilde oradan oraya yer değiştirebiliyorlarsa, bunlar herhalde dünyadakilerden çok farklı olsa gerek… Diğer bir kısım bilim adamları da, bu kubbelerin diğer gezegenlerde yaşayan insanların Ay’da kurdukları üslerden başka bir şey olamayacağını söylemektedirler.

Philadelphia’dan, Franklin Üniversitesi Planeteryumu Direktörü J.M. Lewitt, «yirmi ya da daha az yıl sonra Ay’ın yüzeyi dünyalılarca inşa edilmiş olan kubbeli köylerle dolacak,» demektedir. Dr. Lewitt, plastik yapıların yansıttıkları ışıklarla dünyadan gözlenebileceğini de ifade etmektedir. Dr. Lewitt, burada son yıllarda Ay’da gözlemlenen yüzlerce esrarengiz kubbelerden söz etmemektedir. Bu kubbeler Dr. G. Kuiper ve birçok astronom tarafından da gözlemlenmiştir. Fakat kendisinin bu fikri akıllara derhal Ay’daki bu esrarengiz yuvarlak yapıları getirmektedir.

Son yıllarda Ay’ın çeşitli bölgelerinde gruplar halinde bu yapılara rastlanmaktadır. Bunlar tamamen yuvarlaktırlar ve teleskoplardan beyaz olarak bazan toplu halde kaybolurlar ve değişik ya da aynı biçimlerle Ay’ın diğer bölgelerinde yeniden ortaya çıkarlar. Dr. Kuiper bunların kökenleri ve anlamlarının bir bilmece olduğunu söylemektedir. (Binbaşı Donald Keyhoe, NICAP – Bulletin, Ocak 1959)

Ay Üzerindeki Esrarengiz Lekeler ve Oluklar

Bir İngiliz astronomunun yeni gözlemleri, Sovyetlerin Ay’da alışılagelmişin dışında olaylar hakkındaki haberlerini doğrular durumdadır. Dr. H. Percy Wilkins’in 19-20 Eylül 1958 gecesi Ay üzerinde çok güçlü bir kırmızı leke gözlemlediği söylenmektedir. Burada hemen şu soru sorulmaktadır, böylece Sovyet astronomlarının 14 gün süre ile aynı yerde Ay’ın orta bölgesinde volkanik faaliyetler gördükleri kanısı, doğrulanmakta mıdır? Sovyetler Birliği’nde gözlemlenen fenomenler, Dr. Wilkins’in gördüklerine çok benzemektedir. Dr. Wilkins’in görmüş olduğu kırmızı lekenin çapı, kendi hesaplarına göre 2-2,5 km. uzunluğundaydı ve sanki kırmızı bir madde bulunduğu alana saçılmış gibi gözüküyordu.

İngiliz ve Sovyetler’in teorileri özellikle ilgi çekmektedir, çünkü bunlar şimdiye değin ortaya konmuş olan tüm teorilere karşı çıkar durumdadırlar. Uzmanların bir kısmı ise gözlemlenen Ay’ın iç kısımlarında gaz püskürmelerinin neden olduğu görüşündedirler. Bilim adamlarının görüşlerine göre bu türlü gaz püskürmeleri tıpkı «kuzey ışığı» benzeri görüntüleri ortaya çıkarabilir. (Hess Nachr., Kassel, 22.11.1958)

Ay’da oluk şekilleri gerçekten pek fazladır. Örneğin, meşhur Hadley oluğu tıpkı dünyadaki kanyonlara benzemekte ve bir akarsu tarafından oyulmuş izlenimini vermektedir. Buradan bir zaman önce Ay üzerinde yoğun bir atmosfer olabileceği görüşü öne sürülmektedir. Birçok uzmanlar ise, lavların aktığı, belki muhtemelen yüzey altından aktığı ve daha sonra da bu yeraltı lav kanallarının geçtiği yerler üstten çökerek bu olukları meydana getirmiş olabileceğini savunmaktadırlar.

Ay Üzerinde Bulunan Tuhaf Taş

19 Şubat 1973 tarihli Sovyet Aerospace dergisinde ilginç bir yazı yayımlanmıştı. Yazıya göre: Ay’daki Sessizlik Denizi bölgesinde Toros dağları eteklerinde uzaktan kumanda edilerek çalıştırılan LUNOKHOD-2 (ki Moskova yakınlarındaki Yıldız Şehri anlamına gelen Zvezdnoy Gorodok’dan yönetilmektedir), düz bir taş blok ile karşılaştı. Yüzeyi dümdüzdü ve çevredeki yığınlarla veya bloklarla hiçbir benzerliği yoktu. Üzerinde dolaşan aracın 2,5 cm.’lik bir alana yaptığı yaklaşık 650 kg.’lık basınca çok rahat dayanıyor ve bu basınç taş yüzeyini örten hafif toz tabakasının üzerinde incecik bir iz bırakıyordu. Bilim adamlarının incelemelerine göre de bu taş plaka etrafındaki kayalara oranla çok yeni idi.

Taşın orada tek oluşu, bilim adamlarını televizyonun elverdiği olanaklar içinde onun kimyasal yapısı, manyetik özellikleri gibi alanlarda araştırmalarını devama zorladı. Taş 13 Şubat’ta bulunmuştu. Araştırma planları ise 16 Şubat’ta kesinleşti. O bölgedeki kaya yatakları ve kayaların tipi daha önce etüd edilmişti. Bunlar da değişik olmakla birlikte, bu tek kaya bloku, etrafı ile hemen hemen hiç ilgili değildi. Bir rastlantı sonucu, bile olsa böyle bir oluşum bilginlere çok şaşırtıcı gelmektedir.

Ay Üzerindeki Esrarengiz Kuleler

Birleşik Amerika’da yayımlanan «Argosy» dergisinin son sayısında çıkan bir yazıda açıklandığına göre, Birleşik Amerika Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi ile bunun Rusya’daki eş örgütü, Ay’da akıllı varlıklar tarafından yapıldığı belirli olan anıtları gösteren fotoğraflara sahiptirler.

Bunlar arasındaki tek fark, Rusya’daki fotoğraflar geniş ölçüde basılmakta ve yorumlar yapılmasına yol açmakta, buna karşılık Amerika’dakiler şimdilik dosyalanması kaydı ile saklanmaktadırlar. Makalede, yüksek rütbeli bir NASA memurunun, «Evet, biz bu fotoğrafları biliyoruz ve anıtlar çok belirlidir, fakat bu fotoğraflar konusunda yorumlar yapılmamıştır» dediği belirtilmiştir. Dergi, Birleşik Amerika tarafından uzaya gönderilmiş olan Lunar Orbiter 2 uzay aracı tarafından Ay’ın yüzeyinin 37 km. üzerinden alınmış olan ve uzun gölgeler meydana getiren 8 kuleyi gösteren fotoğraflar ile Rusya’nın Luna-9 uzay aracı tarafından alman iki fotoğrafı yayımlamıştır. Dergi, Amerikalı bilim adamlarının, sütun şeklindeki kulelerin, en büyüklerinin 15 metre genişlikte ve 12 ile 25 metre yükseklikte olduklarını ifade ettiklerini yazmıştır. Rus bilim adamları ise bunların yüksekliklerinin yaklaşık olarak 46 metre olduğunu söylemektedirler.

Ay Üzerindeki Esrarengiz Dev Makinalar

NASA’nın elinde bulunan Ay’ın arka yüzüyle ilgili fotoğraflarda, 1600 m. uzunluğunda ve 68 m. genişliğinde devasa makinalar görülüyordu. Ay’daki bu maden arama aktivitesi Ay’da bırakılmış sismik cihazlar tarafından da tespit edilmişti. Rex Dutta’nın programından sonra L.B.C. NASA’yı telefonla aramıştı. Kuşkusuz, NASA bunları reddetmişti. Fakat L.B.C. bu red cevabını tatminkâr bulmadığı için, dinleyicilerden de gelen istek üzerine sözkonusu programı tekrar yayınlamıştı.

Ağustos 1967’de Lunar Orbiter-5, Ay’ın Mare Humorum bölgesinde, Vitallo Krateri içinden yukarı doğru tırmanan, arkasından da kazmış olduğu toprakları püskürten mekanik bir maden makinasının resmini çekmişti.

Ocak 1969’da Apollo-5 Ay’ın arka yüzünün fotoğrafını çekmişti. Fotoğrafta maden makinaları tarafından bir kenarı düzeltilmiş büyük bir krater görülüyordu. Aynı kraterin karşı kıyısında bu düzeltme işlemini tamamlamak üzere bekleyen makinalarda görülüyordu. Bu makinalar tahminen 1600 m. boyunda, 68 m. genişliğindeydi. Daha küçükleri ise, 4,5 m. genişlikte görünüyordu.

Haziran 1972’de Apollo-16 tarafından çekilen Ay’ın arka yüzüne ait fotoğrafta küçük bir kraterin içinde bulunan maden makinasıyla, bu makinadan kraterin dışına kadar püskürtülen taş, toprak ve toz görülüyordu.

Amerikan astronomları tarafından Ay’da bırakılmış bulunan sismik cihazlar, dev makinalar tarafından yürütülen bu maden arama aktivitesini tespit edip, Dünya’ya bildirmektedirler.

Montreal’de çıkan Kanada gazetelerinden «Midnight» 8 Şubat 1977 tarihinde bu konuyla ilgili fotoğraflar ve Harry Sentt imzasıyla da bir sayfa yazı yayımlamıştı. Bu makaleden bazı satırları aynen naklediyoruz:

«Amerikan bilim adamlarının söylediklerine göre, Ay’da yabancılara rastlanmıştır. Onların makinaları ve çalışmaları, bu sayfada yayımlanmış bulunan NASA’nın resmî fotoğraflarında görülebilir. Bir Amerikan astronomunun belirttiğine göre, Amerika oradaki yabancılarla yüzyüze gelmekten çekindiği için Ay keşif programını ertelemiş bulunmaktadır. Astronom George H. Leonard ismini açıklanmasını istemeyen bir uzay bilimcinin, kendisine dünyadaki seçkin (yönetici) kimselerin uzaylılar hakkında haberdar edildiğini söylediğini bildirmiştir.,»

Astronom Leonard, «Midnight» gazetesine verdiği beyanatta şunları söylemişti: «Ay’ın bir çeşit UFO üssü olduğuna dair beni oldukça emin kılan faktörlerden birisi orada gözlenen objelerin üzerindeki işaretlerdir. Bu işaretler, bir Nem Mexico polis memurunun yere konmuş bir UFO üzerinde gördüğü işaretlerle aynıdır.»

Astronom Leonard 1973’de emekliye ayrıldığından beri resmen gizlenen gerçeklere karşı mücadele etmekte, binlerce fotoğrafı bilim adamları ve resmî uzay bilimcilerle birlikte incelemektedir. Bu çalışmalarının bir ürünü olarak «Somebody Else is on the Moon» (Ay’da Başka Biri Var) kitabını yayımlamış bulunmaktadır.

Gerek resmî fotoğraflara, gerekse kendi çizimlerine dayanarak Ay’daki uzaylıların aktivitesini, krater seviyelerinin alçalmasını, yüzeyde dolaşan dev makinalarla toprağın düzeltilmesini ve bazı kraterlerin içinden toprağın dışa doğru nasıl püskürtüldüğünü açıklamaktadır. «Onların kim olduklarını bilmiyorum. Fakat çok iyi biliyorum ki, hükümet Amerikan halkından bu keşfi saklamaktadır,» diyor astronom Leonard.

Astronom Leonard, 2 yıl kadar önce bir NASA bilim adamının kendisine çeşitli ülkelerden seçkin bilim adamlarının İngiltere’de toplanarak Ay’daki yabancıların faaliyetlerinin keşfi hakkında görüştüklerini söylediğini bildirmiştir. Bir NASA bilim adamı; «Yöneticilerin pekçoğu bundan çok korkmuştur. Sadece bir bölgeyle ilgili bir takım resim, konunun önemini ortaya koymaya yeter de artar bile…» demiştir.

Ay’daki yabancıların çalıştıkları yerlerin yakınlarına hiçbir Amerikan astronotu inmemiştir. Ve hiçbir fotoğrafta da oradaki uzaylılar görülmemiştir. Leonard’a göre, yüzeyde maden arama çalışmaları yaparlarken, muhtemelen toprak altında yaşıyorlar ve planları için gerekli elementleri çıkarıyorlar. Ay depremlerini tespit etsin diye bırakılan sismik cihazlar belirli bölgelerden gelen gümbürtüleri uzun uzun kaydetmektedir. Leonard’a göre bunlar toprak altı çalışmalarının yansımalarıdır.

Ay üzerinde dolaşan bu yabancı araçlardan birisine Leonard, «.x-drone» adını takmıştır. En azından 1600 m. boyunda olan bu araç krater kenarında çalışmaktadır. NASA fotoğraflarından birinde görülen kraterin kenarları saat yelkovanı hareketi yönünde kazınmış, traşlanmış görülmektedir. Bu kraterin kazınmamış diğer kenarında da Leonard’m belirtiği makinalar vardır. Yine bir NASA bilim adamından öğrendiğine göre, ilgililer bu kazma ve maden arama faaliyetlerinden haberdardırlar. Leonard’m belirttiğine göre kendisi, Ay’daki faaliyetleri gösteren resmî fotoğrafları görmüş bulunmaktadır. Bu fotoğraflar henüz Amerikan halkından gizli tutulmaktadır. Leonard’ın söylediğine göre hükümet Ay’daki yaratıkları sadece bilmekle kalmıyor, bu yabancıların orijinleri hakkında bilgi toplamak üzere dikkatini Ay’dan, Mars’a ve Venüs’e çevirmiş bulunmaktadır. «NASA, açıkçası, Amerikan halkına UFO’lar hakkında yalan söylemektedir.» diyor astronom Leonard.



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi