Gündem

Ana Sayfa Haberler Gündem Diyanet ve TSE'nin helal anlayışı farklı

Diyanet ve TSE'nin helal anlayışı farklı

Diyanet ve TSE'nin helal anlayışı farklı
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : Gündem Yorumlar : 0 Okunma : 2855 Beğen : 0

1960 yılından bu yana ürünlerin gıda güvenliğine uygun olup olmadığına yönelik belge veren TSE, dünyayı kasıp kavuran helal gıda pazarına kayıtsız kalmadı. Kurum, Diyanet İşleri Başkanlığı ile bir protokol imzalayarak helal gıda sertifikası vermeye başladı.

Diyanet İşleri Başkanlığı ile bir protokol imzalayarak helal gıda sertifikası vermeye başlayan TSE’nin bu belgeyi neden verdiğini TSE Başkanı Hulusi Şentürk anlattı.

Retail News’e özel açıklamalarda bulunan Şentürk, “Ürünün helal olup olmadığına Diyanet İşleri Başkanlığı bakıyor, TSE ise gıda güvenliği aşamasında devreye giriyor. Eğer ürün İslami unsurlara uygun fakat gıda güvenliği kriterlerine aykırı ise belge vermiyoruz” diyor.

TSE GIDA GÜVENLİĞİNE, DİYANET İŞLERİ İSE HELALLİĞE BAKIYOR

DİYANET İşleri Başkanlığı ile helal gıda sertifikası konusunda protokol imzalayan TSE’nin çalışma alanları farklı. Diyanet İşleri ürünün helal olup olmadığına karar verirken, TSE gıda güvenliği aşamasında devreye giriyor. “TSE ürünün helal olup olmadığıyla ilgili fetva vermiyor” diyor Şentürk ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Diyanet İşleri Başkanlığı ile imzaladığımız protokol gereği ürünün İslam fıkıhına göre helal olup olmadığına onlar bakıyor. TSE ise gıda güvenliği noktasında devreye giriyor. Ürünün gıda güvenliğinde ve helal olup olmadığında bir problem yoksa helal belgesi düzenleniyor.”

TSE’NİN FETVA MAKAMI OLDUĞU SÖYLENTİLERİ ABARTILI

TSE’nin helal gıda sertifikası vermesi çeşitli yayın organlarında “TSE helal gıda sertifikası verecek kadar fetva makamı oldu” söylentilerine neden oldu. Bu söylentilerin abartılı olduğunu söylüyor Hulusi Şentürk ve devam ediyor: “Sosyal medyada TSE, helal belgesi verecek kadar fetva makamı oldu gibi söylentiler var. Bu çalışmaya laik devlet helal belgesi veriyor diye bakarsak, bu bizi bir açmaza sürükler. O zaman laik devlet namaz da kıldırıyor. Burada bir demagoji söz konusu. Dünyanın her yerinde helal belgesi veren kuruluşlar dini otorite ile çalışırlar. TSE de dini otorite olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nı seçti. Türkiye’de tartışmasız en büyük merci burası.”

HELAL SERTİFİKASI FIKIHTAKİ HELALLE ÖRTÜŞMÜYOR

TSE, İslam’a göre helal olsa bile gıda güvenliği konusunda problem olan ürüne helal sertifikası vermiyor. Bunun sebebini sorduğumuzda ise Şentürk’ün yanıtı çok net oluyor: “Helal sertifikası fıkıhtaki helalle bire bir örtüşmüyor. Çünkü fıkıhta bir ürünün helal olabilmesi için Kuran’i şartlar var. Domuz, alkol gibi. Fıkıhta domuz eti değilse ve usulüne göre kesilmişse hayvan eti yenebilir. TSE için bu yeterli değil. Hayvanın yediği yem insan sağlığına zarar verecek bir yemse, helal belgesi düzenleyemiyoruz. Helal belgesi demek hem fıkıhken helal hem de gıda güvenliğine uygun olduğu anlamına gelir.”

ÜRETİCİLERİN TALEBİ TSE’Yİ HAREKETE GEÇİRDİ

TSE’nin helal gıda sertifikası vermesi tam 5 yıllık bir çalışmanın sonucu. İslam ülkelerine yapılan ihracatta helal belgesi şartı aranması, tüketicilerin ürünün helal olup olmadığı konusunda hassasiyet göstermesi ve en önemlisi üreticilerin bu belgeye sahip olmak istemesi TSE’yi harekete geçirdi. “Üreticilerimizin çeşitli kuruluşlardan aldıkları sertifikaların standartları genelde Malezya, Jakim tarafından akredite edilmiş kuruluşlar. Bu standartlar bazı mezhebi konularda ne yazık ki esnek değil. Örneğin, Gümrük Birliği şartlarından dolayı şoklama yapılmadan hayvanların kesilmesi yasak. Malezya standartlarına göre ise şoklama yasak. Bu durumda Türkiye ya Avrupa pazarını ya da helal gıda sattığı İslam pazarını terk edecek. Bu bir çıkmaz” diyen Şentürk, anlatmaya devam ediyor: “Bu ihtiyacı karşılamak için işe girdik. Türkiye’de 27.000 gıda üreticisi firma var. Şuana kadar 10 küsur belge verdik. Bu kadar büyük pazarda TSE’nin verdiği 10-15 belge çok fazla büyütülüyor. Sonuçta bunu TSE vermese birileri verecek.”

TSE’NİN PİYASAYI DENETLEME YETKİSİ YOK

PİYASADAKİ denetim sorunu konusuna da değinen Şentürk, “Piyasayı denetleme yetkimiz yok. Akreditasyon yapan kuruluşların akredite ettiği kurumu denetlemeleri gerekiyor. Örneğin; TSE, SMIIC adına bu işi yaptığından SMIIC tarafından denetlenecek” diyor. Helal gıda sertifikası veren kurumların tek merkezde toplanmaması denetimi engelliyor. Bu durumda belgenin sahte olup olmadığı, üreticinin faaliyette bulunup bulunmaması şikayetler sonucunda belirleniyor. TSE’nin ürünlerini denetlemesi ise şu şekilde gerçekleşiyor: “Belge verdiğimiz bazı ürünleri haber vererek yılda bir kere, bazılarını da iki yılda bir kontrol ederiz. Helal sertifikasında farklı bir yöntemimiz var. Yılda en az iki kere ve haber vermeksizin kontrole gidilecek.”

Helal gıda pazarının geleceğinin parlak olduğunu ifade eden Şentürk, “Dünya genelinde Müslümanlar önemli bir nüfus oranına sahip. Müslüman tüketiciler her geçen gün daha fazla helal gıda belgesi aramaya başlıyor. Trilyon dolarlık bir gıda, milyon dolarlık da belge pazarı var. Bu pazar her geçen gün artıyor ve artmaya devam edecek” şeklinde konuşuyor.



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi

Yorum Yaz


Yazdığınız yorumların genel ahlak kurallarına uygun olmasına özen gösteriniz. Ayrıca yazdığınız yorumlarda isminiz e postanız eksik yanlış olmamalıdır aski halde yorumlarınız onaylanmaz dikkate alınmaz cevap verilmez.

Haberler