Yunan Mitolojisi

Ana Sayfa Mitoloji Yunan Mitolojisi Yunan Mitolojisinde Drakon ve Drakainalar (Ejderler)

Yunan Mitolojisinde Drakon ve Drakainalar (Ejderler)

Yunan Mitolojisinde Drakon ve Drakainalar (Ejderler)
Yazan : @Dünya Dinleri Tarih : Kategori : Yunan Mitolojisi Yorumlar : 0 Okunma : 10067 Beğen : 0
Yunan mitolojisindeki ejderhalar, drakonlar, drakainalar ve ketea adı verilen deniz canavarları olmak üzere üç gruba ayrılır.
Drakon
Drakon denilen ejderhalar, esasen ejderler, yani dev yılanlardır, ama bunların keskin dişleri ve ölümcül zehirleri olduğu gibi, birden fazla kafası da olabilir. Yunan mitolojisindeki ejderhalar, bildiğimiz, ateş püsküren türden ejderhalar değildir. Bunun tek istisnası Chimera'dır ki aslan, keçi, yılan karışımı bir yaratık olan bu mitolojik canavar, ateş püskürttüğü halde bir ejder sayılmaz. Drakon, genellikle kutsal bir pınarı, bir bahçeyi veya bir hazineyi korur. "Drakon", Yunanca "açık biçimde görmek" veya "keskin bakışlarla bakmak" anlamlarındaki "drakein" ve "derkomai" köklerinden türemiş olan bir kelimedir. Yunan mitolojisindeki drakonların eksiksiz listesi şu yaratıklardan oluşur: Akşam perilerinin (Hesperides) altın elmalarla dolu bahçesini koruyan ve Herkül tarafından öldürülen, yüz başlı Ladon ejderi, Gaia tarafından Delphi tapınağını korumakla görevlendirilen ve tanrı Apollon tarafından öldürülen Python ejderi, Lerna Gölünün dibindeki Ölüler Ülkesi girişini koruyan, her biri kesildiğinde yeniden çıkma özelliğine sahip 9 adet kafası bulunan, Herkül tarafından öldürülen Hidra, savaş tanrısı Ares'in Kolkhis'teki bahçesinde, efsanevi "Altın Post"u koruyan, hiçbir zaman uyumayan Kolkhis ejderi (Iason, altın postu ancak Medea'nın Kolkhis ejderini büyülemesi sayesinde çalabilir), Ares'in Thebai şehri yakınlarındaki kutsal bir pınarını koruduğu sırada kahraman Kadmos tarafından taşla öldürüldükten sonra toprağa ekilen dişlerinden tam donanımlı savaşçıların türediği Ismenos ejderi, Salamis adasında terör estirdiği sırada Kykhreus adlı kahraman tarafından def edilip Eleusis'e kaçan ve orada tanrıça Demeter'in hizmetine giren Kykhreides, tanrıça Demeter'in savaş arabasını çeken ve tarım yapma bilgisini tüm dünyaya yaymak üzere seyahat edebilmesi için Triptolemos adlı kahramana verilen, kanatlı, iki adet Demeter drakonu, Lidya'yı (Uşak-Manisa-izmir) kırıp geçiren, biri Herkül, diğeri dev Damasen tarafından öldürülen Maionios drakonları, cadı Medea'nın arabasını çeken, ortadan kaldırılmış Titanaların kanından türemiş, uçabilen, iki Medea drakonu, Zeus'un Nemea'daki kutsal bahçesini koruyan, bölge kralının oğlunu yediği için savaşçılar tarafından yok edilen Nemea drakonu, devlerle savaş sırasında tanrıça Athena'nın üzerine salınan, fakat tanrıça tarafından gökyüzüne fırlatılarak orada Ejderha takımyıldızına (draco) dönüşmüş olan Gigantomakhios drakonu, tanrıça Artemis'in Mysia'daki (Balıkesir) kutsal bahçesini koruyan, Halia adlı kızla çiftleşerek Ophiogenes denen kavmin atası olmuş Ophiogeneikos drakonu, Aeolia'daki Pitane kentinde (İzmir'in kuzeyi, Çandarlı) bulunan, tanrılar tarafından taşa çevrilmiş Pitane drakonu, Rodos'ta terör estirirken Phorbas adlı kahraman tarafından ortadan kaldırılmış olan Rodos ejderleri, Truvalıları "tahta at" oyununa karşı uyarmaya çalışan Truvalı Poseidon rahibi Laocoon ve oğullarının başına felaket getirsin diye deniz tanrısı Poseidon tarafından Truva'ya yollanan, vazifelerini yerine getirdikten sonra kayıplara karışan Truva ejderleri, Thespiae şehrine lanet yağdırırken korkunç ejderi yok etme pahasına kendini feda eden kahraman Menestratos'un öldürdüğü Thespaie drakonu, Sahara Çölünün güneyinde filleri dahi yuttukları söylenen dev Etiyopya ejderleri, Orta Anadoludaki Frigya'da, gökteki kuşları olduğu kadar, yerdeki çobanları da sihirli soluklarıyla etkileri altına alıp yok eden, inanılmaz uzunluktaki Frigya ejderleri, Hindistan'ın dağlık kesimlerinde yaşayıp filleri yutan, Hintli ejder avcıları tarafından ancak büyü yoluyla ortadan kaldırılabilen Hint ejderleri. Yunan mitolojisindeki ejderlerin en iyi bilinenleri, en başta saydığımız ilk altısıdır.
Drakaina
Drakaina, kelime olarak drakonun dişisidir; ama drakonlardan farklı olarak, mitolojideki hemen bütün drakainaların başı, güzel bir kadın başı biçimindedir. Draikainaların başında, mitolojiye göre neredeyse bütün canavarların anaları olan Keto ve Echidna gelir. Keto aslında bir deniz tanrıçasıdır, fakat belden aşağısı ejder şeklinde olup daha ziyade köpekbalıkları, balinalar ve deniz canavarları (ketea) vb. tehlikeli deniz canlılarıyla ilişkili bir tanrıçadır. Denizin kişileşmişi olan Pontos ile yeryüzünün temsili olan Gaia'nın çocuğu olarak Keto'nun denizin tehlikelerini simgelediği düşünülebilir. Keto'nun, deniz tanrsı Phorkys'le birleşmesinden Ladon ejderi, Skylla, gri cadılar (Graiai), Gorgonlar gibi birçok canavar türer. Hesiodos'a göre Echidna da Keto'nun kızıdır. Keto ile "deniz canavarı" demek olan ketos (ve bunun çoğulu "ketai") arasında doğrudan bir bağ kurulmamalıdır. Ayrıca Keto'yu, Poseidon tarafından Etiyopya'nın üzerine salınmış deniz canavarı Ketos ile de karıştırmamak gerekir. Özetle, Keto, çeşitli canavarların anası olan bir deniz tanrıçası ve bir drakainadır, ama deniz canavarlarının anası değildir. Echidna, devler bahsinde gördüğümüz korkunç Typhon'un karısı olan drakainadır. Mitolojik canavarlar veya hayvanlar içinde Chimera, Hidra, Sfenks, Nemea aslanı, Kerberos ve Orthros, Echidna'nın çocuklarıdır. Echidna, çeşitli kaynaklarda Gaia-Tartaros, Keto-Phorkys, hatta Khrysaor-Kallirrhoe çiftlerinden birinden türemiş sayılır. Echidna, kocası Typhon'la birlikte, adı Arima diye geçen bir yerdeki ininde yaşıyordu ki Arima, büyük ihtimalle, Mersin Kızkalesi civarında bulunuyordu. Hesiodos, Echidna'yı yaşlanmaz ve ölümsüz sayar, Apollodorus ise onun dev Argos Panoptes tarafından öldürülmüş olduğunu yazar. Bu nedenle kimileri, Argos Echidnası diye, ikinci bir Echidna'dan bahsederler. Bu ikinci Echidna'nın anası, yeni ölmüşlerin ruhlarının Ölüler Ülkesine yolculukları sırasında geçmek zorunda oldukları, Ölüler Ülkesinin sınırı sayılan Sytx Nehrinin tanrıçası Styx, babası ise Peiras diye, kim olduğu pek bilinmeyen, ama kral Argos'un oğlu olduğu sanılan bir ölümlüdür.
Yunan mitolojisindeki diğer drakainalar Kampe, Delphyne, Skylla, Lamia (Sybaris), Poine ve Skythia drakainasıdır. Kampe, Tartaros'a tıkılmış hekatonkheir ve kikloplara gardiyanlık eden, korkunç bir drakainadır. Belden yukarsı yılan saçlı bir kadın görünümündedir, belden aşağısı ise ejder biçiminde olup ayaklarının yerinde sayısız yılan taşır; kalçasından aslan, yabandomuzu gibi en yırtıcı elli hayvanın başı fırlamıştır; omuzlarının üstünde kara kanatları vardır; akrebinkine benzer kuyruğunu başının üstünde taşır. Zeus, Titanlar Savaşı öncesinde Tartaros'taki yaratıkları serbest bıraktığı sırada Kampe'yi de öldürmüştür. İsmi mitolojide Python ile dönüşümlü olarak kullanılabilen Delphyne, bazen de Echidna ile özdeşleştirilmiş görünüyor. Mesela efsaneye göre Typhon, Zeus'un ayak ve el bileklerindeki kirişleri kestiğinde bunları saklaması için Delphyne'e verir, fakat Apollon onu öldürüp bu emaneti ondan geri alır. Apollon'un "Delphinios" sıfatı Delphyne'yi öldürmüş olmasına bağlanabileceği gibi, Giritli sömürgecilere Delphi şehrini bir yunusa binmiş vaziyetteyken tarif edişiyle de ilgili olabilir. Drakaina Skylla'nın (Latinceyi esas alan kaynaklarda Scylla diye yazılır) adı hemen her zaman Kharybdis adlı deniz canavarıyla birlikte anılır. Çünkü Skylla ve Kharybdis, aynı dar boğazın (büyük olasılıkla Messina Boğazının) iki yakasını karşılıklı tutmuş canavarlardır. Kharybdis denizin dibinden yukarıya doğru oluşturduğu devasa girdaplarla gemileri ve tayfaları yutarken Skylla, bulunduğu yerdeki kayalıklara fazla yaklaşan gemilerden her ısırışında 6 can alır. Çünkü Homeros'un tarifine göre, Skylla'nın her birinde üç sıra keskin diş bulunan 6 korkunç kafası vardır. Bu kafalar gövdeye upuzun birer boyunla bağlanırlar. Skylla'nın denizin içinde yüzer, salınır durumda 12 ayağı vardır. Çıkardığı sesler köpek havlamasını andırır ki bunun Yunanca "skylax" (köpek ve köpekbalığı) kelimesinden kaynaklanan bir çağrışım olduğu da düşünülebilir. Geç klasik dönemde Skylla'nın vaktiyle deniz tanrısı Glaukos'un aşık olduğu bir peri iken kıskanç büyücü Kirke tarafından bir canavara dönüştürüldüğüne dair bir takım hikayeler türediyse de Skylla, orijinal Yunan mitolojisinde doğuştan canavardır. Lamia veya diğer adıyla Sybaris, Yunanistan'daki Delphi yöresinde dehşet salmış bir drakainadır. Lamia, her gün Kriphis dağındaki mağarasından çıkıp insanları, sürüleri kapar ve yer. Nihayet, Eurybaros adlı genç bir yiğit, yöre halkını canından bezdiren bu canavarı ininden çıkarıp dağın yamacından aşağıya fırlatmayı başarır. Lamia'nın kayalıklarda kafasını çarptığı yerde yerel halkın Sybaris diye adlandırdığı bir pınar meydana gelir. Ayrıca İtalya'da da bu korkunç yaratığın adına, Sybaris diye bir kent kurulur. Efsanenin Latin versiyonunda ise Lamia, güzelliği dillere destan bir Libya kraliçesi iken Zeus'la yaşadığı aşk dolayısıyla kıskanç tanrıça Hera tarafından feci bir cezaya çarptırılır. Hera, Lamia'nın çocuklarını öldürdüğü gibi, kraliçeyi de başkalarının çocuklarını takip edip yiyen bir canavara dönüştürür. Sonraki dönemlerde hikayeye şu ekleme de yapılır: Gözleri önünde öldürülen çocukları gözlerinin önünden hiç gitmesin, o da bu büyük acıyla daha da çılgına dönüp diğer insanların çocuklarına saldırsın diye, Lamia'ya gözlerini bir daha hiç kapatamama cezası layık görülmüştür. Efsanenin bu ikinci versiyonu zaman içinde o kadar çok işlenir ve popülerleşir ki "lamia"lar, vampirler gibi kanla beslenen yaratıklar halinde halk hikayelerine yerleşir. Poine (veya Poena, Poene), efsaneye göre Apollon'a hizmet eden bir drakainaydı. Argoslular, henüz çocuk yaştaki oğlu Linos'u acımasızca katlettikleri zaman Apollon öfkelenir, yeraltından Poine adlı drakainayı çağırır ve onu Argos şehrinin üstüne salar. Poine orada çocukları analarından kaçırıp öldürmeye başlar, fakat bir süre sonra Koroibos adlı kahraman tarafından öldürülür. Roma mitolojisine Poena adıyla geçen Poine, Roma inanışında intikam tanrıçası Nemesis'in yardımcılarından biri sayılmıştır. İngilizce "pain" (acı, eziyet, dert, sıkıntı) kelimesinin kökeni olan Latince "poena", eziyet, ceza, cezalandırma anlamlarına gelir. Skythia drakainasına gelince, bu ismi okuduğunuzda aklınıza İskitlerin geniş diyarı gelmesin; eski Yunanlılar Karadenizin kuzeyinde veya Batı Avrupa'nın kuzey doğusunda kalan her yeri Skythia diye adlandırmışlar, bugünkü Dobruca civarında kalan, Bulgaristan-Ukrayna arasındaki bölgeye ise özel olarak "Mikra Skythia" (Küçük Skythia) demişlerdir. İşte burada Skythia drakainası derken Skythia ile kast edilen yer de bu Küçük Skythia (Dobruca). Efsaneye göre Skythia'nın ilk kraliçesi bir drakaina idi. Ejderha-kraliçe, Skythia'ya gelen Herakles'in dev Geryon'dan çalıp o sırada yanında bulundurduğu sığır sürüsünü ele geçirmeyi başardı ve sürüye karşılık, Herakles'in kendisine döl vermesini şart koştu. Herakles bu şartı kabul etti, böylece drakainanın Herakles'ten Agathyrsus, Gelonus, Scythes adlı üç oğlu oldu. Herakles'in giderken orada bıraktığı yayı çekebilen sadece Scythes olduğu için Skythia kralı da o oldu ve beline babasının kemerini kuşandı.
Deniz Canavarları
Yunanca "ketos" sözcüğü, eskiden "balina, deniz canavarı" anlamında kullanılıyor, deniz canavarlarına ise topluca "ketea" deniyordu. Deniz canavarları, yılansı balık şeklinde, ağızlarında sıra sıra keskin dişlerle tasvir edilmişlerdir. Bazı tasvirlerde nereid denilen deniz perilerinin bu yaratıkların sırtına bir at misali bindikleri görülür. Deniz canavarlarının en ünlüleri, biri Etiyopya'da (Sahara Çölünün güneyindeki bölge) Perseus, diğeri ise Truva'da Herakles tarafından öldürülen deniz canavarlarıdır (ikisinin de ismi sadece Ketos diye geçer). Her iki ketos da deniz tanrısı Poseidon tarafından, öç alma maksadıyla gönderilir. Truva'da kral Laomedon Poseidon'a hakkı olan hediyeyi vermemiş, Etiyopya'da ise kraliçe kızının güzelliğiyle övünürken Poseidon'u kızdıran bir benzetmeye başvurmuştur. Her iki hikayenin diğer bir ortak noktası da bu yaratıklara kurban verilmek üzere birer prensesin (Etiyopya'da Andromeda, Truva'da Hesione) bir kayalığa zincirlenmesidir. Fakat her iki hikayede de prensesler kahramanlarımız tarafından kurtarılırlar. Etiyopya Ketos'unun Perseus tarafından öldürülmesi sonucunda o kadar çok kan akmıştır ki oradaki deniz "kızıl"a boyanıp Kızıldeniz olmuştur. Mitolojide geçmemekle birlikte eski Yunanlıların halk efsanelerinde geçen deniz canavarları da vardır. Bu inanışlara göre, mesela Hint Okyanus'unda belden yukarısı aslan, koç, kurt şeklinde olup alt tarafı balık biçiminde olan kimi deniz canavarları bulunuyordu. Bir de Skolopendra denen, burun deliklerinden kıllar fışkıran, tatlısu ıstakozu gibi düz ve küt kuyruklu, dev bir deniz canavarı vardı ki bu canavarın her iki yanına dizilmiş, sıra sıra perdeli ayakları mevcuttu. İnsanın aklına ister istemez foklar geliyor tabii; bir de şu sıra sıra ayaklar olmasa!



Yazar Hakkında

  • @Dünya Dinleri

    @Dünya Dinleri

    Bırakın Fikirleriniz Özgür Kalsın ! https://www.alternatifforum.org

    Dunyadinleri.Com Yöneticisi

Yorum Yaz


Yazdığınız yorumların genel ahlak kurallarına uygun olmasına özen gösteriniz. Ayrıca yazdığınız yorumlarda isminiz e postanız eksik yanlış olmamalıdır aski halde yorumlarınız onaylanmaz dikkate alınmaz cevap verilmez.

Mitoloji